Radka’nın Kapadokya Macerası

Radka’nın Kapadokya Macerası


Türkiye’ye önceki yazlık tatilimin aksine, bu sefer ikinci ziyaretimde, Kapadokya’nın kalbinde yer alan Göreme beldesine gittim. Geçen yıl, sadece bir günlüğüne bu güzel yerdeydim. O zaman bu mistik yerden büyülendiğim için, kendi kendime “buraya tekrar gelmeliyim” demiştim. Bu nedenle, bu yıl tekrar geldim!

Prag-İstanbul-Nevşehir arasındaki uçuşlar ve havaalanından Göreme’deki otele transferimden sonra, sonunda olmak istediğim yerdeydim: Kapadokya’daydım! İnsanlarla ilk iletişimi kurduktan sonra, bütün stresimi atmıştım.

Kapadokye Letiště

Tercihlerim arasında Göreme’deki en iyi oteli tercih etmiştim çünkü otel çalışanları ve sahibi düşünebileceğiniz her konuda yardımcı ve nazikti. Kapadokya tatil planım gayet açıktı: sadece keyfini çıkarmak ve rahatlamak istiyordum. Ben yürüyüş yapmayı seven biri olduğum için, alanı yayan keşfetmeye karar verdim. Resepsiyondaki beyden, etrafta nereleri görmem gerektiği ve nerelere gidebileceğim hakkında tavsiyeler aldım. Ben de iki günümü yürüyüş yaparak, bir günü de rahatlayarak geçirmeye karar verdim.

r7

İlk gün Göreme Açık Hava Müzesini keşfetmeye gittim, sonra Güllüdere ve Kızılçukur Vadilerini gezerek Çavuşin ilçesine gittim oradan da geri Göreme’ye döndüm. Ne yazık ki, ya da iyi ki, kayboldum! İki defa aynı adama yolu sordum, tam olarak nereye gideceğimi kendisinden öğrenemesem de elimde hediye olarak Göreme’de yetişmiş bir torba limon vardı. İnanılmaz bir kokusu vardı. Bence taze limon gibisi yok!

Kapadokye citróny

Aynı zamanlarda turist gibi gözüken biri, etrafta dolanıyordu. Onunla konuşmalıydık. İngilizce konuşabildiği için, benim kurtuluş yolumdu. Faruk Ankaralı’ydı, hafta sonu rahatlamak için Göreme’ye gelmişti. Aynı yoldan gideceğimiz için, yedi saat boyunca birlikte yürüdük. Yol, kayalık arazi olduğu için ve 40 derece sıcakta yürümek çok zordu, fakat manzara bütün bu zorlukları telafi ediyordu. Yolun devamında, günbatımını izlemeye birlikte gitmeye karar verdik. Birlikte yemeğe gitmeyi planladık. Sonrasında çok güzel bir gün geçirdik.

Kapadokye kluk

Ertesi sabah Güvercin Vadisi üzerinden Uçhisar Kalesi‘ne gitmeye karar verdim, oradan da Beyaz Vadi ve Aşk Vadisine dönecektim. Önceki gün olduğu gibi, bugün de pek çok kez kayboldum. Uçhisar yolunda bir saatlik yeri üç saat yürüdüm. Manzara büyüleyici olduğu için yol çok da kötü gelmedi. Etrafta kimse yoktu, sadece ben vardım. Üç saat sonra, tepede çok kibar bir beyefendinin sahip olduğu yiyecek ve içecek satan bir yer buldum. İhtiyaçlarımı karşıladıktan sonra, beyefendi bana kayalar içindeki evi ve kedi yavrularını gösterdi. Konuşmaya çalıştık. Benimle selfie bile çekildi! Biraz dinlendikten sonra, büyük bir tepenin orada bulunan kaleye gittim. Kendimi cennette gibi hissediyordum.

Kapadokye město

Kaleye doğru giderken, iki Türk turistle tanıştım. Konuşmaya başladık. Eylül ayında Avrupa’ya gideceklerini öğrendim ve Prag’a da gelmek istiyorlardı. Onları Prag’da görme umuduyla, eğer gelirlerse diye iletişim numaramı verdim. Artık kaleyi gördüğüm için, yolumu Göreme’nin diğer tarafına çevirdim. Yolculuk yine çok güzeldi ama ben yine kayboldum! Sonunda, küçük fiziksel problemler yaşamama rağmen, Göreme’de bir otelde çay içmek için durdum orada yaşlı bir beyefendiyle sohbet ettik.

r2  r6

Altı saatlik yürüyüşün sonunda, kalan son enerjim ve çabamla favori restoranımda yemek yedim. Geçen yıl da burada yemek yemiştim. Garsonlar beni hatırladı. İnanılacak gibi değil! Garson bana yarın da gelmemi söyledi ve son günümde buraya geldiysem bana hesap ödetmeyeceklerini, sadece gelip etrafın tadını çıkarmam gerektiğini ekledi.

r8

İki günlük devamlı yürümenin sonucunda, üçüncü günümde yataktan çıkamadım çünkü çok yorgundum. Akşamüstü saat beş civarında Göreme’ye gittim. Taştan otellerin arasından yürüdüm ve atmosferin tadını çıkardım. Son yemeğim için yavaşça “benim” restoranıma geldim, yolda sürekli geçirdiğim üç günü yeniden düşündüm. Bu üç gün bana düşünebileceğinizden çok daha fazlasını kazandırdı.

Kapadokye město

Türkiye’ye balonlarla kaplı güzel gün doğuşuyla veda etmek çok güzeldi.

Şimdi Eylül ayını dört gözle bekliyorum çünkü Türkiye’de tekrar dokuz gün geçireceğim!

Ziyaretimle ilgili hissettiklerim:

  • Türkiye’de insanların inanılmaz derecede yardım sever olmaları beni onlara hayran bırakıyor.
  • Ortak bir dilimiz olmamasına rağmen, bir ortak yol bulup anlaşabiliyoruz.
  • Türkiye’de görülebilen bir kriz (turist gelişinde düşüşler ve saldırılar) olmasına rağmen, ben olumsuz bir hisse kapılmadım.
  • Umuyorum ki Türkiye daha da sakinleşecek ve insanlar bu ülkenin sunduğu güzellikleri çok beğenecekler.

r3